BİR MASAL DİYARI: MARDİN

TÜRKİYE
Typography

Mardin kendine özgü yapılarıyla, doğa güzelliğiyle ve tarihiyle ülkemizin en ilgi çeken şehirlerinden biri. Mardin’de ilk yerleşim M.Ö 4500 yılına dayanıyor ve bu yönüyle de Güneydoğu Anadolu bölgesinin en önemli şehirlerinden biri.

 

Mardin denince ilk akla gelen özelliklerden biri de benzersiz bir görkeme sahip evleridir. 1979 yılında bu evler UNESCO tarafından SIT alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bölgede kolay bulunabilen sarı taş, bu evlerin temel yapıtaşını oluşturur. Her bir teras bir önündeki evin terasına bakan bu ev yapılarında, odalar genellikle ortadaki büyük bir avluya açılır. Midyat ilçesi Mardin’de bu mimariye sahip evleriyle ünlü bir bölgedir. Burada bulunan Deyrulumur Manastırı M.S. 397 yılında inşa edilmiştir. Mardin'de çok sayıda manastır, kilise, cami, kale, medrese ve mağara bulunur. Artuklular tarafından yapılan Ulu Cami kentin en eski camisidir. Deyrülzeferan Manastırı ve Meryem Ana Kilisesi ziyaret edilmesi gereken diğer tarihi yapılar arasındadır.

 

Mardin’in binlerce yıllık tarihi ve birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olması şehrin mutfağına da yansır. Kaburga dolması, sembusak gibi yöresel yemeklerden, helva ve ceviz tatlılarına kadar birçok lezzet Mardin’de bulunabilir. Mardin’de bunların dışında birçok doğa harikası bulunur. Beyazsu ve Karasu Nehirleri, Gurs Şelaleleri, Zinnar Bahçeleri, Savur Meyve Bahçeleri ve Yeşilli Vadisi doğa yürüyüşleri için ideal bölgelerdir.

 

Freiburg’da bir Midyatlı: Edvard Çelebioğlu

 

Mardin’den ve bu tarihi evlerden bahsetmişken, BW Journal olarak, Freiburg’un en iyi bilinen terzilerinden olan, Süryani bir aileden gelen ve doğma büyüme Midyatlı olan Edvard Çelebioğlu’nu dükkanında ziyaret ettik ve kendisine doğup büyüdüğü Midyat ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Edvard Bey aynı zamanda Midyat’taki taş evlerin çok güzel bir örneği olan konaklarından birinin mirasçısı ve koruyucusu. 

 

1) Kısaca özgeçmişinizden bahsedebilir misiniz?

51’liyim Midyat’ta doğdum ilkokul ortaokul liseyi Midyat’ta bitirdikten sonra Ağustos’ta Almanya’ya geldim.

 

2) Freiburg’da çok seçkin bir terzi dükkanınız var. Bu mesleğe nasıl başladınız?

Mesleği babamın yanında öğrendim liseye giderken, burada da gömlek konusunda meister yaptım, diplomamı aldım. Esasında babamın ve dedemin mesleği terzilik değildi. Musul’dan gelen akrabamız iki çocuğuyla birlikte gelmişti. Neden geldiğini orada ne olduğunu bilmiyoruz. Kendisi ve çocukları da mühendisti. Midyat’ta nerede güzel ev varsa onlar yapıyordu. Köprüler yapıyorlardı. Bu fotoğrafta gördüğünüz kilisenin 115 senelik mazisi var. Bunu yaptıran öz dedemin amcasıdır. 

 

3) Öyleyse aileniz Midyat’ın köklü ailelerinden...

Evet ailemizin 250 senelik mazisi var, biz aslen Musul’dan geliyoruz.. 

 

4) Midyat taş evleri ve mimarisiyle ünlü bir bölge. Sizin de burada bu taş mimarinin en güzel örneklerinden olan çok ihtişamlı ve tarihi bir eviniz var. Biraz bundan bahsedebilir misiniz?

 

Evet 13.000 metrekarelik bir alanda evimiz var. Burası bizim kendi evimiz, baba ocağımız. Çok güzel bir alana yayılmış bir ev ve önünde bahçeler var. Orada bir konuk evi de var. Ben şimdi oraya bir proje gerçekleştirmek istiyorum ve burayı otele dönüştürmek istiyorum, çünkü otele çok uygun bir yapı. Buradaki birçok evde, bizim evimiz de dahil, filmler diziler çekildi. 

 

5) Türkiye’ye sık sık gelip gidiyor musunuz?

Tabii, ben senede en az bir defa giderim. 

 

6) Midyat tarihiyle, mimarisiyle, üzüm bağlarıyla, evleriyle çok güzel bir bölgemiz. Midyat hakkında eklemek istedikleriniz var mı?

Midyat’ın yanında bir köy var, ismi Mahzerte. Mahzerte Aramicede üzüm sıkılan yer demek. Zamanında bu köyden Musul’a kadar yol yaptılar. Her taraf o zaman bağlıktı. Şimdi bakım olmadığı için dağlık alanlara dönüştü. Bu alanlar medeniyetin beşiği olarak bilinir. Sürekli kazılarda yeni tarihi eserler çıkıyor. Midyat çok güzel, çok köklü bir bölgedir ancak son zamanlarda eski insanları pek kalmadı.