28 Mar 2024
BT Content Showcase - модуль joomla Книги

Meclis Avrupa'da İslamofobi'nin izini sürecek

TÜRKİYE
Typography

TBMM - Alper Atalay 

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı, AK Parti Elazığ Milletvekili Ömer Serdar ve komisyon bünyesinde kurulan Batı Ülkelerindeki İslam Düşmanlığını İnceleme Alt Komisyonu Başkanı, AK Parti Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukara ile komisyon üyelerinin katılacağı ziyaretlerde, bakanlıkların yanı sıra ilgili STK'larla da görüşülecek.

Serdar ve Boynukara, konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.

Serdar, İslamofobi'nin 1990'lı yıllarda literatüre girdiğini ve ABD'de 11 Eylül saldırılarıyla birlikte artık ciddi anlamda dünyada bir tehdit algısı olarak ortaya çıkan bir kavram olduğunu belirtti. Bunun Müslüman ve İslam karşıtlığıyla özetlenebilen bir kavram olduğunu dile getiren Serdar, "Kıta Avrupa'sında seçimler ve göç olayları ile kendi seçmenlerini konsolide etmek adına aşırı söylemler öne çıktı ve bir 'ötekini yaratma' kavramı olarak karşımıza çıktı." dedi.

Dünyada 2008 krizinden sonra paylaşımın biraz daralması nedeniyle yaşanan ekonomik sorunların sonucunda Müslümanların pratik hayatlarının ciddi anlamda etkilenmeye başladığına dikkati çeken Serdar, iyi bir şekilde etüt edilmesi gereken bu konunun, dünyanın barışını ve ortak yaşamayı ciddi anlamda etkileyecek ve kemirecek bir virüs gibi yayılmaya başladığını ifade etti.

"Ulusal veya uluslararası çapta bir sempozyum planlıyoruz"

Avrupa'da Hristiyanlardan sonra en fazla nüfusa sahip kesimin Müslümanlar olduğunu dile getiren Serdar, şöyle devam etti:

"Müslüman nüfus, sosyal hayata o kadar entegre olmuşlar ve içerisindeler ki bunların buradan bir karşıtlıkla ötekileştirilmesi sosyal hayatlarına ve ekonomilerine yansıyor. Dolayısıyla bu, dünya barışını zedeleyecek bir olgudur. Bu konuda Adnan Boynukara başkanlığında bir alt komisyon oluşturduk. Bütün partilerden temsilciler var. Türkiye'de konuyla ilgili gerekli dinlemeleri yaptılar. İlk etapta sahada sonuçlarını görmek anlamında üç ülke planlandı.

Buralarda gerekli devlet katında görüşmeler yapılacak, mevzuattan kaynaklanan ötekileştirici sorunlar varsa bunlar ele alınacak ve insanların pratik hayatında bu karşıtlığa maruz kalmalarının önlemlerinin alınıp alınmadığı incelenecek.

İncelemeler sonucunda arkadaşlarımız çalışmalarını tamamlayacaklar ve buna ilişkin önerileri olacak. Raporun tamamlanmasıyla birlikte bu konuda ulusal veya uluslararası çapta da bir sempozyum planlıyoruz."

"Bu açıkça İslam ve Müslüman karşıtlığı"

Alt Komisyon Başkanı Adnan Boynukara ise komisyonun TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde 7 Mart 2016'da kurulduğunu anımsatarak, bugüne kadar yaptıkları çalışmaları anlattı.

Komisyonun, bu alanda çalışmaları olan birçok isim ve bürokratı dinlediğini ifade eden Boynukara, "Aslında 'İslamofobi' denilen psikolojik bir kavram üzerinden bunu izah etmenin doğru olmadığını düşünüyoruz. İsmi her ne kadar bu şekilde konulmuş olsa da bu açıkça İslam ve Müslüman karşıtlığı. Müslümanların yaşam alanlarını daraltan, onları ötekileştiren, onları bir biçimde yaşadıkları toplumun dışına itmeyi amaçlayan faaliyetlerdir." dedi.

Boynukara, bunların genellikle ayrımcılık, nefret söylemi, bireysel şiddet, dini merkezlere ve kişilerin evlerine saldırılar şeklinde ortaya çıktığına işaret ederek, en büyük mağdurun kadınlar olduğunu ve kadınların kıyafetlerinden dolayı şiddete, ayrımcılığa maruz kaldığını söyledi.

"Komisyonumuzun temel amacı; Batı'da yükselen bu Müslüman ve İslam karşıtlığının sebeplerini anlamaya ve yasal mevzuatta var olan engeller ile sıkıntılar nelerdir onları tespit etmeye çalışmak." diyen Boynukara, 9 Nisan Pazartesi günü Almanya'nın Berlin ve Köln kentlerinde temaslarda bulunacaklarını bildirdi. Boynukara, temasları kapsamında bakanlıkların yanı sıra konuya ilişkin çalışan STK'lar ve ilgili dinamiklerle de görüşeceklerini belirterek, nisan ayının son haftasında ise Fransa ve Belçika'da temaslarda bulunacaklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu konuyu çok önemsediğini dile getiren Boynukara, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu konuda yapabileceklerine ilişkin somut öneriler hazırlamayı planlıyoruz. Ardından İslam dünyasına bir şeyler söylemek lazım. Burada salt bir yerleri suçlayarak bu işin içinden sıyrılmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Doğru bir tespitle sıkıntıyı çözmemiz gerekiyor. Bunun için İslam dünyasına kimi öneriler, Batı'ya kimi uygulanabilir somut politik öneriler ve son olarak da Birleşmiş Milletler, AGİT, Avrupa Konseyi, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlara da somut önerilerde bulunmayı planlıyoruz. Umarım bu çalışmaların sonunda istediğimiz gibi bir rapor çıkar ve bu mesele dünyanın gündeminden düşmüş olur."