28 Mar 2024
BT Content Showcase - модуль joomla Книги

AB Bakanı Çelik: AB'ye tam üyelik bir 'kazan-kazan' ilişkisidir

TÜRKİYE
Typography

TBMM

Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, "Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefi bir muhtaçlık ya da bir ihtiyaç ilişkisi değil bir 'kazan-kazan' ilişkisidir." dedi.

Çelik, TBMM Genel Kurulunda, Bakanlığının 2018 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyeliğinin sağlıklı bir zeminde ilerlemesi için Mecliste konsensüs olmasının ülkenin çıkarları açısından sevindirici olduğunu söyledi.

AB yolculuğunun uzun bir macera olduğunu ve çeşitli aşamalardan geçerek bugüne kadar gelindiğini ifade eden Bakan Çelik, Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirirken çok daha geniş bir resme bakmak gerektiğine değindi.

Dünyadaki dengelerin hızlı bir şekilde değiştiğini, dünyanın tam bir geçiş döneminde olduğunu anlatan Çelik, şöyle konuştu:

"İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan düzen kesin bir şekilde değişiyor. İkinci Dünya Savaşı bitiminde ortaya çıkan liberal konsensüs hem değerler açısından çatırdıyor hem de mekanizmaları konusunda ciddi bir sorgulama ortaya çıkıyor. Dolayısıyla daha türbülanslı bir döneme, daha sıkıntılı bir döneme girdiğimizi söylememiz gerekiyor. Değerlerin korunması açısından, şimdiye kadar olan dünyadan daha iyi bir dünya olmayacağını görüyoruz. Bu bir kötümserlik değil realizmdir. Tüm bu gelişmeleri yerli yerine koyup önümüzdeki döneme bakmalı ve biricik ülkemizin, bu Türkiye gemisinin okyanustaki sıkıntılı sularda istikrarlı bir şekilde yoluna devam etmesi için hep beraber kafa yormalı ve tedbirlerimizi almalıyız. Ama bildiğimiz transatlantik ilişkiler köklü bir değişime uğruyor, bu göstergeler artık gizli saklı gerçekleşmiyor, açık bir şekilde ortaya çıkıyor."

"Kudüs konusunda ABD ile AB arasında kırılma"

İngiltere'nin istikrarı ve düzeni temsil eden AB'den ayrılacak olmasının bir ikilem yarattığının altını çizen Ömer Çelik, bu durumu "ironi" olarak niteledi.

Bu durumun AB'de mekanizmaların ve değerlerin köklü bir şekilde gözden geçirilmesine yol açtığını ifade eden Çelik, ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasına AB'nin destek vermemesinin, "çok uzun zamandır görülmeyen ABD ile AB arasındaki kırılma" olduğunu belirtti.

Bakan Çelik, ABD Başkanı Donald Trump'ın NATO'yu eleştirmesi karşısında Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, "(Görüyorum ki ittifakların bittiği bir döneme giriyoruz. Artık Avrupalılar kendi güvenliklerini kendi sağlamak konusunda daha çok gayret göstermeli) sözü tarihi bir cümledir." diye konuştu.

" İslamofobiyi halkların meselesi haline getirmeye çalışıyorlar"

Çelik, Avrupa'ya yönelik tehdidin Avrupa'nın dışından geleceği şeklinde analizler yapıldığını, ancak bunun böyle olmadığının, tehdidin bizzat Avrupa'nın içinden geldiğinin görüldüğünü belirtti.

Aşırı sağ akımlarının ortaya çıkması, ırkçıların pek çok yerde ikinci parti durumuna gelmesi gibi hususların Avrupa'daki düzen açısından ciddi bir tehdit olarak görülmesi gerektiğine dikkati çeken Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Bu durumu iyi bir şekilde değerlendirmemiz gerekiyor. Avrupa'daki tek bir yayın grubunda bir sene içerisinde 5 binin üzerinde Türkiye aleyhinde haber çıkıyor, 4 bini Cumhurbaşkanımızla ilgili. Bu akımları yürüten partilerin köklerine baktığınızda, Avrupa değerlerine güçlü bir düşmanlık olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla İslamofobi ya da göçmen düşmanlığı üzerinden Avrupa halklarının hassasiyetlerine hitap ederek esasında Avrupa değerlerini yok etmeye çalışan zihniyetin Hollanda'da 2'nci parti, Fransa'da 2'nci parti, şu anda Almanya'da Meclise girmiş olması, Avusturya'da İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi kritik bakanlıkları almış olması ciddi bir durumdur. İslamofobiyle ilgili meseleyi artık halkların meselesi haline getirmeye çalışıyorlar. Burada yoğun bir propaganda olduğunu, yoğun bir faaliyet olduğunu görüyoruz."

"Müzakereleri kesme kararı son derece basiretsiz bir karar"

Türkiye'nin karşısında AB sürecini ilerletecek sağlıklı aktörler göremediklerini dile getiren Çelik, en büyük kırılma noktasının ise FETÖ'nün darbe girişiminde bulunduğu 15 Temmuz gecesi yaşandığını söyledi.

AB'den darbe girişimine karşı yapılan açıklamada, "Türkiye'deki gelişmeleri kaygıyla izliyoruz, taraflara itidal tavsiye ediyoruz." denildiğini anımsatan Bakan Çelik, şunları kaydetti:

"Açıklamada 'taraflara itidal tavsiye etme' cümlesine karşı biz büyük bir infial gösterdik. Çünkü bu cümlenin aynısını Mısır'da Sisi darbe yaptığında da kullanmışlardı. Bu cümlelerin arkasından 'daha sonra işbaşına gelenlerle çalışmak için büyük bir heyecan duyuyoruz' gibi bir şey gelecekti. Biz bunun, bize silah çekenler ile meşru hükümeti eşit tutmak olduğunu söyleyip, buna güçlü bir şekilde tepki gösterdik. Maalesef bunu gideremediler ve Avrupa Parlamentosu belli bir zaman sonra 'Türkiye'yle müzakereler kesilmeli' diye bir karar aldı. Bu Parlamento bombalanmıştır. AP'nin demokratik bir kurum olarak ilk yapması gereken şey, buraya gelip kendi meslektaşlarıyla dayanışma içinde olmaktı ama AP bunu yapmadı. Tam tersine Türkiye'yle müzakereleri kesme kararı gibi son derece basiretsiz bir karar alındı. Göçmenler konusundaki mali yardım taahhüdünü yerine getirmeyen, bırakın 2'nci 3 milyar avroyu, ilk 3 milyar avroluk mali yardımını bile tamamlayamamış bir Avrupa'nın Türkiye'ye IPA fonlarıyla ilgili 105 milyon avroluk bir kesintiye gitmesi, bu bahsettiğim vizyonsuzluğun bir ürünüdür."

"Tam üyelik süreci bir devlet politikasıdır ve bir stratejik hedeftir"

Çelik, AB tam üyelik sürecinden vazgeçilmesi gibi bir durumun hiçbir şekilde söz konusu olmadığını vurguladı.

Üyelik sürecine ilişkin çok sayıda reform gerçekleştirildiğinin altını çizen Ömer Çelik, "Bu sürece çok emek verdik. Biz milli çıkarlarımıza bakarız. Güneyimizdeki problemin ne zaman çözüleceğini bilmiyoruz. Uzakdoğu'da başka gelişmeler oluyor. ABD ile bazı sorunlarımız var ve AB şu anda ülkemize en yakın istikrarlı bölgedir. Bu istikrarlı bölgenin demokratik kazanımları, ekonomik kazanımları konusunda, bunları paylaşmak konusunda irademiz sürmektedir. AB'ye tam üyelik süreci bir devlet politikasıdır ve bir stratejik hedeftir." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin tarih boyunca güçlü bir Avrupa devleti olduğunu anlatan Avrupa Birliği Bakanı Çelik, bugünlere nasıl gelindiyse bundan sonrasında da çok öteye gidebilecek güce sahip olunduğunu ifade etti.

Demokrasiyi, ekonomiyi büyütmeye devam edeceklerini dile getiren Çelik, "Bunu AB'ye tam üye olarak yaparsak burada bir 'kazan-kazan' durumu ortaya çıkar. Burada Türkiye de kazanır AB de kazanır. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik hedefi bir muhtaçlık ya da bir ihtiyaç ilişkisi değildir bir 'kazan-kazan' ilişkisidir. Milli çıkarlarımız açısından, demokrasimizin standartlarını yükseltmek açısından, ekonomimizin entegrasyonunu sağlamak açısından bu süreci güçlü bir şekilde sürdürmeye devam ediyoruz." şeklinde konuştu.

Çelik, bakanlığının 2018 yılı bütçesi üzerindeki görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada, görüşmeler yaptığı AB'den muhataplarının, Türkiye'yi ifade özgürlüğü, basın hürriyeti, yargı bağımsızlığı, güvenlik ve adalet gibi konularda eleştirdiğini belirtti.

 Gümrük Birliğinin güncellenmesi

Gümrük Birliği meselesine de değinen Çelik, güncellenmeyi isteyen tarafın AB olduğunu, Türkiye'nin de bunu memnuniyetle kabul ettiğini belirtti.

Avrupa Konseyinin Avrupa Birliği Komisyonuna yetki vermesini beklerken Almanya'nın tavrıyla teknik bir konu olan bu sürecin siyasi meseleye çevirildiğini dile getiren Çelik, "Gümrük Birliğini güncellemeyeceğiz gibisinden bir tavır ortaya koydular. Türkiye'nin acelesi yoktur. Gümrük Birliğini güncellemek istiyorlarsa biz hazırız, değilse kendi bilecekleri iştir." değerlendirmesinde bulundu.

- Fasılların açılmama tartışması 

Avrupa Birliği Bakanı Çelik, AB tam üyeliğine ilişkin açılmayan fasıllara yönelik HDP milletvekillerinin yanlış değerlendirme yaptığını söyledi. 

HDP'nin tutuklu milletvekillerine yönelik anlatımlarının doğru olmadığını dile getiren Çelik, şöyle konuştu:

"Milletvekili olsun ya da olmasın terör bir demokrasinin kırmızı çizgisidir, bunu ihlal edene de ilgili işlem yapılır, bu kadar net. Eğer demokrasi mücadelesi verilecekse hikayenin bir kısmı atlanıp sadece son kısmıyla bir yargı ortaya koyulmamalıdır. Suçlu mudur, suçsuz mudur ona yargı süreci karar verecek. Benim işim o değil ama bu mesele konusundaki süreçleri tümden böyle baştan mahkum etmek gibi bir yaklaşımın da demokrasi savunusuyla ilgisi olmadığının altını çizmek isterim." 

Muhabir: İsmail Çimen

AA

BİR MASAL DİYARI: MARDİN

Almanya Uyum Bakanı Widmann-Mauz: Müslüman düşmanl

Türk kökenli siyasetçi Almanya'da bir ilki gerçekl

Almanya'da bir Türk'e şiddet uyguladığı öne sürüle

BİR AZİM VE BAŞARI HİKAYESİ: HAYRİ GÜNEŞ VE MÜYESE